HAZRETİ HACI BAYRAM VELİ
(Kuddise Sirruh)
Asıl isimleri Hacı Paşadır. Ankara'nın Çubuk çayı üzerinde Solfasol köyündendir. İlmi zahiri ikmal ettikten sonra müderrislikle meşgullerdi. Şeyh Hamidin (Somuncu Baba) sohbet şerefine nail olduktan sonra tarikat, Hakikat, marifet tahsil ve tekmiline muvaffak oldular.
Cezbe ve aşkı ilahi ile dopdolu olan Hacı Bayram Veli'nin sohbetleri gayet
müessirdi “Hak” uğruna kendini halka vermiş olanların büyüklerindendir.
Ankara ve civarında kütleler halinde kendisine akın eden halk intisab etmişler , böylece dervişlerinin sayısı haylice artmış ve zamanın padişahı İkinci Murad'a bazı fena fikirliler yanlış telkinatta bulunmuşlardır. O da Hacı Bayram Veliyi Edirne'ye davet etmişti. Davete icabet eden Hazreti Şeyh Hünkar ile vaki karşılamada. büyük hürmet ve muhabbet görür. Padişah özür dileyerek kendisine gelen ihtimam gösterilir. Bir gün sohbet esnasında:
-Ya Hazret, gece gündüz fikrimi işgal eder, şu Kostantıniyyenin fethi bu fakire müyesser ola mı dersiniz? diye soran İkinci Murad'a:
-Hayır , o fethi ne sen, ne de ben göremeyeceğiz, belki şu köse ile şu oğlancığa nasib olsa gerektir , buyurarak orada hazır bulunan ak şem 'ddjn ile henüz çocuk olan İkinci Mehmed'i göstermişlerdir. Edirne seyyahati vesilesiyle bir Çok aşka, hakikate susamış mü'minler hazretten nasib almışlar, dine, devlete, millete ve irfane büyük hizmetler etmişlerdir. Muhammediye sahibi Y azıcı zade Muhammed Bican Efendi Hazretleri kardeşi Ahmediye sahibi Ahmed Hican gibi büyük çapta ilim ve Tarikat simaları bu meyandadır.
Orta çağı kapatıp, yeni çağı açan, İslam medeniyetini, adaletini garbe kadar ulaştıran, Fethin manevi Fatihi Ak Şemseddin Hazretleri de Hacı Bayramdan feyiz almış, hilafetle de şeref yab olmuşlardır.
Hacı Bayramı V elinin köyünden kimsesiz bir delikanlı, tahminen bundan 70-80 yıl önce askere giderken, anne ve babasından kalan bilezik, kordon, küpe gibi bazı kıymetli şeyleri küçük bir çekmecede muhafaza edermiş. Ankara 'ya kadar gelmiş, fakat bu emaneti bırakacak bir kimse bulamamış. Hatırına hemşehrisi gelmiş, hemen çekmeceyi kucakladığı gibi Hazretin türbesine varmış, ziyaret ettikten sonra: “Ben askere gidiyorum, şenden başka bildik yok. Dönersem alırım, dönmezsem kime istersen ver.” diyerek çıkar , gider 8-10 sene sonra terhis olan delikanlı Ankara'dan köyüne giderken türbeye uğrar, çekmeceyi koyduğu yerde bulur. Türbedara söyler o da “seninse al” der .Çekmeceyi alıp çıkmak üzere olan delikanlıya “Yerini değiştireyim demiştim, kaldıramayınca, bu işte Hazretin parmağı var dedim. Bir daha da ellemedim.'' demiş...