MeDinE~Fm Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MeDinE~Fm Forum

İslami MeDinE~Fm Forum Radyomuzu dinlemek için...( http://www.vahdetfm.com/radyo.htm )....adresine girebilirsiniz...
 
MedinefmAnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GülNida
Admin
GülNida


Mesaj Sayısı : 545
Kayıt tarihi : 07/11/09

Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı... Empty
MesajKonu: Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı...   Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı... Icon_minitimePerş. Kas. 26, 2009 1:50 am

Sevgili Peygamberimiz'in rızasına kavuşmak. Yüce Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı... Allah'ın rızası ancak ve ancak O'nun sevgilisinin sevgisini kazanmakla mümkün... Eshab, can pazarına bu maksatla çıkıyorlar..herşeyin bir bedeli var; bu rızanın en zirve noktadaki bedeli de ölümü hayata tercih etmek..

Hubeyb bin Yesaf ile Kays bin Muharris'in hesapları ise dünyalık...onlar müşrik kervanına karşı çarpışarak bir kaç dünyalık bir şey elde etmek için gelmişler...ne yapsınlar; işin idrak ve özünden haberli değiller...olamazlar da. Ta ki kendilerine hidayet erişene kadar.

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, iki yabancıyı yanlarına istettiler:

-Siz ne maksatla bizimle geliyorsunuz?

Cevapları şu:

-Anneniz Halime Hatun tarafından sizinle akrabayız. Ayrıca şimdi de komşuyuz. Tecrübeli birer cengaveriz; iyi dövüşürüz. Saflarınızda Mekke'lilere karşı çarpışmak buna mukabil biz de ganimet malı almak istiyoruz.

Peygamberimiz sordular:

-İslamiyete girdiniz mi?

-Hayır; müslüman değiliz.

-Öyleyse geldiğiniz yere geri dönün. Bir müşrike karşı bir başka müşrikin yardımını kabul edemeyiz. Dinimizde olmayan saflarımızda da olamaz.

Yürüyüş devam ediyor...bir zaman gittikten sonra Hubeyb, Beyda'da bir kere daha Efendimiz'e geldi ve kendilerine de izin verilmesi için ısar etti:

-Benim nasıl bir kahraman muharip olduğumu; düşman saflarında nasıl gedikler açtığımı herkes bilir...müslüman olmamızı şart koşma; sırf ganimet almak için saflarınızda mücadele etmemize izin ver. Hasımlarınla dövüşelim.



Sevgili Peygamberimiz:

-Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı... Allah'a ve Resulüne îmân ettiniz mi?

Diye sordular.

Hubeyb:

-Hayır, dedi..

-Öyleyse geri dönünüz..

Geri döndüler...

.....

Eshab-ı Kiram aleyhimürridvan, ilk gün yola oruçlu olarak devam ettiler...ama ikinci gün Resulullah efendimizin emirleri ile ve cihaddan sonra tekrar tutmak üzere ağır tabiat ve iklim şartları yüzünden oruçlar açıldı.

O, yüksek insan da, oruçlarını açmışlardı.

Akik Vadisinden sonra ibni Ezher Deresi'ne kadar ıssız yollar takip edildi. Bu dereye varıldığında mola verildi. Sevgili Peygamberimiz, bir ağacın altına indiler...bu sırada Efendimizin güzel arkadaşı Hazreti Ebu Bekr radıyallahü anh da taşlardan bir küçük mescid yaptı. Resulullah Hazreti Ebubekr'le birlikte bu mescidde namaz kıldılar... Bir kaç gün burada kalındı.

Sonra Zülhuleyfe, Zâ'tül reyş, Türban yolu takip edildi.

Türban'da iken Efendimiz, karşılarındaki dağ yamacında bir geyik gördüler ve Sa'd bin ebi Vakkas'a:

-Ya Sa'd geyiğe bak! Buyurdular.

Hazreti Sa'd, Peygamberimizin muradını anladı; ve derhal nişan vaziyeti aldı. Resulullah, oku kendi mubarek elleri ile Sa'd radıyallahü anh'ın omuzuna yerleştirdi ve:

-At ya Sa'd, dediler ve, ALLAHım Sa'd'ın okunu isabet ettir, diye dua buyurdular.

Vınlayan ok, Resuller Resulü ve O'nun aziz arkadaşlarına rızık olma nimetine kavuşan mubarek ceylanı boynundan vurarak devirdi.



Sevgili Peygamberimiz tebessüm buyuruyorlar.

Biraz sonra nefis bir kızarmış geyik kokusu tâ uzaklardan bile alınıyordu...

.....

Müslümanlar Ruha'ya geldi. Sevgili Peygamberimiz buyurdular ki:

-Rûhâ arap vadilerinin en güzelidir...

Ruha'da konakladılar.. Hubeyb bin Yesaf, geri dönmüşken tekrar müslümanların yanına geldi ve Resulullahın yüsek huzurlarına çıkmak istediğini bildirdi. Âlemlerin efendisi kabul ettiler. Hubeyb ısrar ediyor.

-İzin ver ben de Mekkelilerle çarpışayım.

-Dinimizde olmayan; saflarımızda da olamaz ya Hubeyb! Önce Müslüman ol; sonra çarpışırsın..

İşte o ân Bedr yolunda islam, bir yiğit daha kazandı; Hubeyb bin Yesaf müslüman oldu; radıyallahü anh..

...böylece Peygamberler Peygamberi, kahraman ve korkusuz bir savaşçı olduğunu beyan eden ve islam saflarında yer almak isteyen birine kılıcı önce küfrüne çektiriyordu...Hubeyb bu cesareti gösterek Hazreti Hubeyb oldu...

Kays bin Muharris ise maalesef gitti...ama hidayet O'na da nasib oldu; islam ordusunun Bedr'den dönüşünde Kays da müslüman olacaktır.

Ebu Lübabe ve Asım ibni Abdil Ensar vazifeli olarak; Haris ibni Samed ile Havvab ibni Cübeyr ise yola devam edemeyecek kadar ciddi bir kaza geçirdikleri için Ruha'dan geri gönderildiler.

.....

Peygamberimiz komutasında yürüyüş devam etti.. Safra köyüne yaklaşınca bu köy solda bırakılacak şekilde bir dirsek yapılarak Zefiran Vadisine girildi ve bir müddet gittikten sonra Safna Vadisine varıldı. Müslümanlar burada Şam kervanı hakkında gönderdikleri habercilerden haber bekleken; Kureyş'in kuvvetli bir ordu ile üzerlerine gelmekte olduğunu öğrendiler.

.....

.....

Bedr'e yaklaştığı sırada Cebar'da kervanın müslümanlar tarafından takip edildiğini anlayan Ebû Süfyan, Şam-Bedir-Mekke hattını değiştirerek Bedir'i solunda bırakacak şekilde Şam-Kızıldeniz sahil şeridine yöneldi ve bir ân evvel takipten kurtulmak için kervanın sür'atini arttırdı...kervandakilerden bazıları önce vaziyeti kavrayamadıkları için hem gidiş yolunun değiştirilmesi hem de kaçarcasına gidilmesine bir mânâ verememişlerdi? Nihayet tehlike kalmadığına; selamet sayılacak bir yere vardıklarına kanaat getirince Ebu Süfyan bin Harb, hızını kesti ve yanına Kays bin İmr'ül Kays'ı çağırarak:

-Bir tehlike geçirdik. N'olur n'olmaz diyerek Zamzam'ı Mekke'ye yardım getirmesi için yollamıştım.

-Evet ya Hanzala.

-Şimdi böyle bir tehlike kalmadı. Hemen bineğine atla ve Kureyş'i nerede olursa olsun bul ve tehlikenin geçtiğini haber ver. Vazifen gayet mühimdir. Lüzumsuz yere kan dökülmemeli; çabuk olmalısın.

-Derhal!..

Müşriklere gelen Kays bin İmr'ül Kays, Ebu Süfyan'ın haberini vererek.

-Kervan emniyettedir. Ebu Süfyan, hiç kimsenin endişeye kapılmamasını ve bu yüzden sefere çıkılmamasını tenbih etti.

...dediyse de fırsatı bir kere yakalamış olan Ebu Cehil, teklifi reddederek ateşli bir konuşma ile milleti coşturdu:

-Ey Kureyş! İçimizden çıkan biri, inandıklarımızı, geleneklerimizi reddederek kendisinin ahir zaman nebîsi olduğunu iddia etti ve ALLAH tarafından vazifeli olduğunu söyledi!.. O, bunları söyler ve aramızdan bir takım saf kimseleri müslüman yaparken; biz ne yazık ki gerekli cesareti göstererek O'na hakettiği cezayı veremedik. Bizim zamanında cezasını veremediğimiz O insan, bugün elimizden kurtularak Medine'nin başına geçmiş, kervanlarımızı basarak bizi cezalandır-maktadır. Bu karşımıza çıkan, belki de son fırsattır. Müslümanlar, hergün daha çoğalıyor; her gün biraz daha kuvvetleniyorlar. Bana kalırsa ölmek var dönmek yok diyorum. Bunları kendim için mi istiyorum? Hayır! Ebu Cehil Amr bin Hişam, bu fani dünyada her şeyi gördü ve her şeye kavuştu. Benim korkum bütün arap kabilelerinin müslüman olarak yolumuzdan çıkmaları; nesillerin bozulmasıdır. Eğer; "biz, evlatlarımızın müslüman olmalarına razıyız" diyorsanız; haydi geri dönelim. "Sen bilirsin" diyorsanız. Ben, "Cenk" diyorum. Siz ne diyorsunuz ey Kureyş?

-Cenk! Cenk edelim!!!

.....

Ebu Süfyan'a dönüp gelen Kays, olanları anlattı ve Ebu Cehil'i ikna edemediğini ve bir harbin, adım adım yaklaşmakta olduğunu söyledi.

Bu haber üzerine Ebu Süfyan hayret edilecek kadar doğru şeyler söyledi:

-Kureyş'e yazık oldu. Bunlar hep Amr bin Hişam'ın Kureyş hakimi olma ihtirasının zararları...

.....

.....

Diğer taraftan Ahnes bin Ebi Şerif, reis vekili olduğu Zühreoğullarını harpten caydırmaya uğraşıyordu:

-Bakın kervan kurtuldu. Reisimiz Nevfel'e de zarar gelmedi. Muhammed'le çarpışmaktan vaz geçin. Çünkü sizin çok yakın bir akrabanız. Biraz sabredin; biraz bekleyin. Bunda ne ziyanınız olur ki? Şayet O, hakikaten bir Peygamber ise bu sizin için de bir yüce şeref olur. Eğer Peygamber olmadığı anlaşılırsa zaten başkaları O'nunla harp ederler. Mutlaka geri dönün. Ebu Cehil'in sözü ile amel edilmez. O kara- kuru, sinir küpü adam, insanın ancak başını derde sokar.

Beni Zühre kabilesinden birisi sordu:

-Peki nasıl bir çare bulalım?

-Şöyle yaparız, dedi, Ahnes. Akşam olunca ben kendimi deveden aşağı atarım. Siz "Ahnes'i yılan soktu" diye feryad eder ve ben olmadan sefere gidemeye-ceğinizi söyler ve geri dönersiniz.

Beni Zühre, Ahnes'in bu zekice buluşu ile bir felaketten kurtuldu.. Bu kabile ile birlikte onların müttefiki Ubeyye ibni Şerik en-Nakıy da geri döndü.

.....

.....

Kureyş'in bir ordu ile üzerlerine gelmekte olduğunu öğrenen Resulullah efendimiz, Eshab-ı Kirama buyurdular ki:

-Kervanı mı takip edelim? Gelen düşmanı mı karşılayalım? Ey eshabım! Siz ne dersiniz; fikriniz nedir?

Bir kısım arkadaşları, Kureyş kervanının takip edilerek kendilerinin Mekke'de kalan ve düşmanın gasp edip bir türlü vermediği mal ve mülklerine karşılık onların kervanına el konulması taraftarıydı...bazıları da düşmanın sayı ve silah üstünlüğünü dile getirdiler.

Hazreti Ebu Bekr ve Hazreti Ömer efendilerimiz, bu gelenlerin Kureyş'in müslümanlara en fazla düşmanlık besleyenleri olduklarını; mağlup edilmeleri halinde islâmın önünden mühim engellerin kalkacağını bu sebeble cihad etmenin isabetli olacağını beyan ettiler.

Mikdat İbni Esved Hazretleri söz aldı:

-Ya Resulallah! ALLAHü teâlâ, ne emrediyorsa öyle yapınız. Biz, İsrailoğullarının Peygamberleri Musa aleyhisselama dediği gibi demeyiz. Malümâliniz olduğu üzre onlar, O büyük Peygambere "ya Musa git Rabbinle beraber düşmanla savaş" demişlerdi. Biz ise: ey ALLAH'ın Resulü emrindeyiz! diyoruz.. Canımızı, malımızı; her şeyimizi ALLAH ve Resulünün yolunda feda etmeye hazırız. Tâ Habeş diyarına gitsen gideriz. Sana bağlıyız ve kararını bekliyoruz...öl dersen ölürüz. Bu can nedir ki senin için vermeyelim?

Sevgili Peygamberimiz, Mikdat Hazretlerinin gönül ferahlatan bu güzel sözlerine çok memnun oldular ve O'na dua ettiler.

.....

Mekkeli müslümanlar / muhacirler, böyle diyordu.

Ya Medineli müslümanlar / ensar ne diyor?

Ensar, Medine'ye hicret ettiği takdirde Resulullah'ı canla başla koruyacaklarına dair Akabe'de söz vermişlerdi; ama Medine dışı için herhangi bir vaadleri yoktu...

Bu sebeple sual buyurdular:

-Eyyühe'n nâs!/Ey insanlar! Siz ne dersiniz?

Medineli mü'minlerden Sa'd ibni Muaz Hazretleri söz aldı:

-Ya Resulallah! "Ey nas" diyerek bizleri ayrı ayrı saymadığınıza ve burada Ensar çoğunlukta olduğuna göre mubarek sözünüz bize olmalı. İşte bütün Ensar hazır; tahmin ediyorum onlar da benim gibi düşünüyorlar.

Ensar, Sa'd hazretlerini tasdik etti.

-Ya Resulallah biz sana îmân ettik! Nübüvvetini tasdik ettik. Her ne getirdi isen hakdır ve doğrudur. Seninle Akabe'de sözümüz var. Her nerede olursa olsun her ne pahasına olursa olsun; canımızı ALLAH Resulunün uğruna vermeye hazırız. Emrinizin başımız üstünde yeri vardır. "Bir denizin bir ucundan girip öbür ucundan çıkacağız" desen gözümüzü kırpmadan suya atlarız. Harpte elbette sabredecek ve en şerefli şekilde dövüşeceğiz. Arzumuz ALLAH'ın Resulünü sevindirmektir. ALLAHın rahmeti, O'nun Resulünün ve yolunda gidenlerin üzerine olsun!..

Sevgili Peygamberimiz, sallallahü aleyhi ve sellem, bu sözlere de çok memnun oldular. Ve Sa'd'e de dua ettiler.

Ve Eshab-ı Kiram'a müjde verdiler:

-Ey eshabım! Size müjdeler olsun ki Hak teâlâ hazretleri, bana düşmanın iki kafilesinden birini ele geçireceğimizi vâdetti. Ya Şam'a giden ticaret kervanı veya Kureyş ordusu malı-mülkü ile müslümanların olacaktır.

-İnşallah ya Rasulallah!

-İnşallah!

-İnşallah.

......

Yola devam ettiler.



Zefiran'ı takiben Esafir Tepesi, Debbe köyü geçilip Hannan Kum Dağı sağda bırakıldıktan sonra Bedr yakınına vardılar.

.....

.....

Bedir, bu isimdeki birinin açtığı bir kuyu adı. Kuyu etrafında zamanla Bedir Köyü kurulmuş. Medine'nin güneybatısında Mekke-Medine-Şam yollarının kesiştiği bir ortak nokta.

Müslümanlar, dağ yollarını takip ederek Bedr Vadisine ulaştılar. Anayollardan gelen münkirler ise kum tepesinin arka-sındaki Yelyel Vadisinin Bedr'e en uzak yerine kondular.

Vadi, ince yumuşak kum içinde; mü'minler, kumlarda bata çıka yürüyebiliyorlar.

Resuller Önderi, muhacirîn ve ensarı dinledikten sonra açıkça bir şey demedilerse de belliki hava savaş kokuyor...

Allâh'ı inkâr ve O'nun hak Peygamberini reddedenler, müslümanları imha niyet ve kasdı ile gelirken; mü'minlerin kervan peşine gitmeleri hem yanlış olur, hem de küffar, bunu "müslümanlar kaçtı" şeklinde yayardı.

Sevgili Peygamberimiz'in Hicret'ten sonra hakkında bilgi edinmek için zaman zaman Bedr'i sormalarındaki sırrı eshab, şimdi şimdi anlıyor.

Resullullah, yanına Katade ibni Numan ve Muaz ibni Cebel'i alarak deve sırtında etrafı dolaştı. Düşman hakkında malumat elde etmek istiyordu...

Süfyan-ı Zamiri isminde yaşlı bir kimseye rastladılar.

Efendimiz, ihtiyara kendilerini tanıtmadan Kureyş Ordusunu sordular. Süfyan, duyduklarına dayanarak ordunun Mekke'den çıktığı günü ve şimdi muhtemelen bulunması gereken yeri bildirdi. Peygamberimiz, dediklerinin isabetini anlamak için Muhammedîler hakkında bildiklerini de sordu. Medine'den ayrıldıkları tarihi ve şu an bulundukları yeri elifi elifine doğru tahmin etti...demekki ihtiyarın Kureyş hakkında dedikleri de doğruydu.

.....

Sevgili Peygamberimiz, Hazreti Ali, Zübeyr bin Avvam ve Sa'd ibni Ebi Vakkas'ın da aralarında olduğu bazı sahabileri çevreyi tarayarak düşmanın yeri hakkında bilgi toplamaları için gönderdi.

Sahabiler, ayrılmadan onlara şunu buyurdular:

-Şu karşı küçük tepenin arka eteğindeki kuyu başından bazı bilgiler toplayacağınızı zannediyorum.

Buraya gelen vazifeli eshab, düşman sakalarını kuyudan su çekerken buldular. Mü'minleri gören sucuların bazıları develeri ile kaçtılarsa da ikisi yakalandı. Haccacoğullarının kölesi Eslem ile Âs bin Saidoğullarının kölesi Ariz Ebu Yesâr da yakalananlar içindeydi. Sahabiler, yakaladıkları sakaları islâm karargâhına doğru getirirken kaçanlar da son sür'at Kureyş çadırlarına doğru deve koşturuyor-du...ilk yetişen Uceyr oldu. Heyecanla bağırıyordu:

-Nihayet müslümanlar sakalarınıza da saldırdı. Bazı arkadaşlarımız ellerine düştü. Beni duydunuz mu ey Kureyş?

Bu sırada Kureyş ordusu kızartılmış deve etleri yemekteydi. Uceyr'i işiten Hâkim bin Hizam yemeği olduğu gibi bırakarak kalktı ve diğer Kureyş büyüklerine gitti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı..
» Sevgili Peygamberim 8 cilt. devamı..
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı...
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı....
» SevgiLi Peygamberim (9.Cilt) devamı..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MeDinE~Fm Forum :: PEYGAMBER :: PEYGAMBER A.S HAYATI-
Buraya geçin: