MeDinE~Fm Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MeDinE~Fm Forum

İslami MeDinE~Fm Forum Radyomuzu dinlemek için...( http://www.vahdetfm.com/radyo.htm )....adresine girebilirsiniz...
 
MedinefmAnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Su-i zan hastalığı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GülNida
Admin
GülNida


Mesaj Sayısı : 545
Kayıt tarihi : 07/11/09

Su-i zan hastalığı Empty
MesajKonu: Su-i zan hastalığı   Su-i zan hastalığı Icon_minitimePtsi Kas. 09, 2009 10:29 pm

Hayatımızın her alanında bize rehberlik eden Kuran-ı Kerim sosyal hayatımızda, insan ilişkilerimizde bilerek veya bilmeyerek hataya düştüğümüz bir hastalık hususunda bizi uyarmış: su-i zan hastalığı. Evet, hastalık diyorum zira kalbimize virüs gibi yerleştiği zaman kurtulması zor bir müzmin hastalık haline dönüşüyor.
Yüce Mevla Kuran-ı Kerim’de ‘Ey inananlar! Zandan çok sakının. Zira zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerinizi araştırmayın, biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah’tan korkun, şüphesiz Allah tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.(Hucurat:12)
‘Onların Çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan bir şeyin yerini tutmaz.’ (Yunus:36)
Kuran-ı Kerim kesinkes su-i zanna kapılmaktan biz müminleri men ediyor, uzak durun, Allah’tan korkun diyor. Bu virüsü taşıdığımız sürece mümin kardeşimizin etini yemiş olacağımızı ikazla, aman sakının uzak durun diyor. Peki ama bunca uyarıya rağmen, bizlere ne oluyor da ‘zandan çok sakının’ emr-i ilahisini dinlemiyor, kalbimiz hiç titremeden, vicdanlarımız hiç sızlamadan en yakınımızdan en uzağımızdaki mümin kardeşimize kadar pek çok kişi hakkında su-i zanda bulunuyor, gıybetini yapıyor, onu tanıyan veya tanımayan insanların o kardeşimiz hakkında yanlış intibalara kapılmasına sebebiyet veriyoruz? İçimizde ısrarla bu su-i zan virüsünü taşımamızın temelinde ne var öyleyse?
Temelinde kibir var, insanlara üstten bakma, kendini aşırı beğenme var. Psikolojik bir rahatsızlığın habercisi aslında su-i zan virüsü. Ben daha iyi bilirim, ben daha tecrübeliyim gibi ucub ve gurur kokan cümlelere dilini alıştıran mümin bir süre sonra bu sözlere öylesine inanıyor ki; kimseyi beğenmez oluyor.
Bu su-i zan virüsünün nasıl tedavi edileceğine gelince de, tedavisi gayet basit ve zahmetsiz: kalbimize, beynimize hüsn-i zan anti virüsü şırınga etmek, dilimizi de buna alıştırmak. Mümin bir kardeşim hakkında hep iyi sözler sarf edeceğim diye irademizi zorlamak.
İkinci olarak; Rasulullah Efendimizin (sav) çok değil bir-iki sözüne kulak vermek kafi ‘su-i zan’ dan uzaklaşmak için:
Bazı seferlerde ashabtan iki zatın yemeğini yapması için Rasulullah Efendimiz (sav), Selman Farisi’yi vazifelendirirdi. Bir gün Selman Farisi (ra) uyuya kaldığı için yemeği zamanında hazırlayamadı ve bu iki sahabe de Selman Farisi’yi Rasulullah’ın yemeğini hazırlayan Usame bin Zeyd’in yanına yemek alması için gönderdi. Selman Farisi (ra), Rasulullah (sav)’ ın evinde de yemek olmadığı için eli boş döndü ve bu iki sahabe Usame bin Zeyd’e su-i zanda bulunarak yemek olduğu halde vermedi gibi sözler sarf ettiler, Selman Farisi hakkında da ‘sulu kuyuya gitse susuz gelir’ dedi.
Sonra bu iki zat, Rasul-u Zişan’ın huzuruna gelince Rasulullah Efendimiz (sav) ‘bana ne oluyor da ağzınızda et parçası görüyorum’ dedi. Onlar da biz et yemedik deyince Rasulullah Efendimiz “Selman’ı ve Usame’yi gıybet ettiniz, bir kimse mümin kardeşinin gıybetini ederse etini yemiş gibi olur” dediler.
İbn Ömer (ra) rivayet ediyor. Rasulullah (sav) bir gün Kabe’yi tavaf ederken; ‘Ey Kabe! Sen ne güzelsin, kokun da ne hoştur! Sen ne ulusun, hürmetin de ne yücedir! Muhammed’in ruhunu elinde bulunduran Zat’a yemin ederim ki, bir müminin Allah katındaki hürmet ve kıymeti senin hürmetinden çok daha büyüktür. Mümin hakkında hayırdan başka zanda bulunmanın haramlığı da böyledir. Şüphesiz Allah-u Teala sende bir şeyi haram kıldı; seni haram bölgesi yaptı. Fakat müminin üç şeyini haram kıldı; malını, kanını ve şerefini… Bir de Mümin hakkında kötü zan beslemeyi yasakladı.’ (Ibn Mace)
Bir de madalyonun öbür yüzü var, ya biz su-i zanna maruz kaldıysak ne yapacağız? O zaman nasıl bir tavır içine gireceğiz? Sükuneti korumak, fevri bir çıkış yapmamak, tedbirli davranıp ileride pişman olacağımız sözler sarf etmemek lazım öncelikle. Ve şunu da unutmamak lazım ki; hakkında su-i zan yapılmayacak, iftiraya uğramaktan muaf tutulacak biri olsaydı bu iki cihan güneşi, efendiler efendisi Habibullah (sav) olurdu. Üçüncü olarak ta, dünya hayatımızda son nefesimize kadar imtihan olunacağımızı hatırdan çıkarmamak ve böyle bir durumla karşılaşırsak – ki nazargah-ı ilahi olan gönüllerin hiç pahasına yıkıldığı bir dünyada bu gibi durumlara hemen hergün rastlıyoruz- Ya İlahi! Her işte Faili Mutlak SEN’sin deyip O’ndan medet ummak. Dördüncü olarak ta; duyduğumuz bir sözün ya da haberin doğruluğunu araştırmak; zira bu konuda Cenab-ı Mevla :
“Ey iman edenler! Bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat:6)
İkaz-ı ilahisiyle bizlere nasıl bir tavır içinde olmamız gerektiğini bildiriyor.
Velhasıl kelam; bu su-i zan hastalığından kurtulmak ya da böyle bir hastalığımız yoksa bile bu virüse karşı tedbir almak için hüsn-i zan etmeyi hayatımızda bir disiplin haline getirmeli , irademizi zorlayarak bu şuuru içimize yerleştirmeliyiz. Güzel düşündüğümüz ve güzel sözler sarf ettiğimiz zaman hayatımız daha da güzelleşecek, Rahman’a yürüdüğümüz bu yolda daha fazla mesafe katedeceğiz.
Su-i zan etmekten ve hakkımızda edilmesinden Rabbımıza sığınıyoruz.
Allahummehfazna min şerri lisanina ve kulubina!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Su-i zan hastalığı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MeDinE~Fm Forum :: İSLAM DİNİ :: FIKIH-
Buraya geçin: