MeDinE~Fm Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MeDinE~Fm Forum

İslami MeDinE~Fm Forum Radyomuzu dinlemek için...( http://www.vahdetfm.com/radyo.htm )....adresine girebilirsiniz...
 
MedinefmAnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Genç salebe

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GülNida
Admin
GülNida


Mesaj Sayısı : 545
Kayıt tarihi : 07/11/09

Genç salebe Empty
MesajKonu: Genç salebe   Genç salebe Icon_minitimeÇarş. Kas. 11, 2009 6:44 pm

O bir sahâbî!

Ay yüzlü güzelin genç ümmeti

O bir sahâbî!

'Anam babam sana feda olsun! ' diyecek kadar samîmi.

O bir sahâbî!

Gül kokulu sevgiliye yoldaş, Kâinatın Efendisi’ne tâbî..

O bir sahâbî!

Genç yaşta mü’min, îmanda kemâl sahibi.

O bir sahâbî!

Her dem nefsine karşı, savaşın yılmaz mücâhidi.

Öyle bir savaş ki; düşman amansız, mücâhede çetin,

mücadele hummalı idi.



Bir gün bir ihtiyacı için Allah’ın sevgilisi O’nu çarşıya göndermişti.

Kalbinde Allah Rasûlüne hizmet etmenin sevinci, kutlu Medine

sokaklarında adım adım ilerledi. Tam Ensar’dan bir zatın kapısı

önünden geçiyordu ki; Ensar’dan bir hanımı banyo halinde

görüverdi. Ne varki gözlerini hemencecik geri çeviremedi.

O’na bakmıştı... Bu bakış içine büyük bir korku salmıştı.

Bu korku ile koşarak hızla oradan uzaklaştı.



- Ne yaparım şimdi ben? dedi kendi kendine. Ne yaparım?

Ya Allah Rasulü’ne vahiyle bildirilirse? Nasıl bakarım Efendi

(s.a.v) ’min aydan aydınlık yüzüne?



Karmakarışık duygularla koştu Sa’lebe (r.a.) ...

Nereye gittiğini bilmeden koştu... Koştu... Koştu...



Sığındı Mekke ile Medine arasında bir dağın kuytu yerine.

Korku, dehşet ve şaşkınlık içindeydi Sa’lebe...



Bir nazarla yıkılmıştı... Bir nazardı O (r.a.) ’nu vuran yerden

yere... Uygunsuz bir bakış sadece... Günler birbirini kovaladı.

Sa’lebe tam kırk gün dağlarda konakladı. Onca genişliğine

rağmen yeryüzü çok ama çok dardı. Geceyi bölen feryadı

dağlarda yankılandı:



'Keşke rûhumu ruhlar içinde, cesedimi cesetler içinde

kaybettirseydin de hüküm vermek için beni ortada bırakmasaydın.'



Geceler tâ subh olunca inletir bu dert beni.



Derdimin içinde dermânımdır Allah Hû diyen.



Sabahlara kadar inleten bir derde mübtelâydı Sa’lebe.

Sığınacak bir tek sığınak; hâlini arzedecek bir tek

Cenâb-ı Hakk vardı.



Bu âni gidiş birden yokoluş Kâinâtın Efendisi’ni endişeye

sevketti. Çünkü O (s.a.v) ümmetine karşı son derece

müşfikti. Kırk gün boyunca Sa’lebe(r.a.) ’yi arattı. Bu âni

kayboluş yüreğini kanattı. Hâlinden şikâyet eden kadına

cevap veren yüce kudret, Sa’lebe’ye de rahmet nazarıyla

baktı. Cebrâil (a.s) ’i göndererek Rasûlün’ü rahatlattı. Cebrâil:



- Yâ Muhammed (s.a.v) ! Rabbin sana selam ediyor ve diyor ki;

'Ümmetinden bir adam şu dağın içinde bana sığınıyor.' dedi.



Vahyin aydınlığında handân eyle yâr beni



Hükmün ile dîdâr-ı cemîline sar beni





Mecnûn ürpertisiyle tevbe eşiğindeyim



Âyetin de lütfundur; incitmez nazar beni





Madem utanıyorum kem yüzümle gelmeye



Secde ile tenimden yıkasa sular beni.



Hz. Ömer ile Selman (r.a) düştüler yola. Mekke ile

Medine arasında, mekik dokudular adeta. Bir çobana

rastladılar uzun bir arayıştan sonra.



- Bir genç arıyoruz günlerdir kayıp bir genç. Rastladın mı

hiç bu dağda, bayırda ya da bu civarda böyle bir civana?



- Sanırım siz şu Cehennem’den Kaçan Adam’ı arıyorsunuz?

dedi çoban gülümseyerek. Ve devam etti; O her gece yarısı

ellerini başına koyar, dağa doğru koşar; 'Keşke ruhumu

ruhlar içinde, cesedimi cesetler içinde kaybettirseydin de

hüküm vermek için beni ortada bırakmasaydın.' diye bağırır.



Gece yarısına kadar bekledi Hz. Ömer ile Hz. Selman.. Doğru

tahmin etmişti çoban. Bu genç Sa’lebe’den başkası değildi.

Ömer Sa’lebe’yi görünce sevinçle koştu O’nu kucakladı,

bağrına bastı. Genç, yaşlı gözlerle titreyerek Ömer’e baktı:



- Yâ Ömer! Rasulullah günahımı biliyor mu? diye sordu.



- Bilmiyorum, dedi Ömer. Bilmiyorum. Ancak dün yine

seni andı ve bulup huzuruna getirmemiz için bizi sana yolladı.



Genç çaresiz bu emre uyarak Medine’ye doğru yol aldı.

Yine de içinde yenemediği bir korku, ifadesi zor bir

mahcubiyyet vardı.



- Ya Ömer! Ne olur! Ne olur beni huzura birden çıkarmayın.

Rasulullah namazda iken huzuruna varmak istiyorum, dedi.

Kabul ettiler kutlu sahabiler Sa’lebe’nin bu isteğini.



Sa’lebe henüz Mescid’e girmişti ki; Allah Rasûlü’nün o lâtif

sesini, kıraatini işitti. O (s.a.v.) ’nun sesini işitmesiyle

kendinden geçti. Bayıldı düştü yere. Rasûl-i Ekrem selam

verince onları gördü ve sordu:



- Ya Ömer! Ya Selman! Sa’lebe’ye ne oldu?



- Ya Rasûlallah sesinizi işitince bayıldı, dediler.



Kâinatın Efendisi Kalktı O’nu hareket ettirdi, ayılttı ve sordu:



- Neden kaçtın bizden Ya Sa’lebe?



- Günahım yüzünden Ya Rasûlallah! dedi Sa’lebe.



- Sana günahları ve hataları yok eden bir âyet bildireyim

mi? Kafasını salladı Sa’lebe ' evet' anlamında.



'Deki; Rabbimiz! Bize dünyada iyiyi ve güzeli ahirette de

iyiyi ve güzeli ver. Bizi ateşin azabından koru.” (Bakara 202) .



- Günahım Ya Rasûlallah daha büyük!



- Bilakis Allah’ın kelamı daha büyüktür! buyurdu Allah Rasûlü.

Sonra evine dönmesini emretti O’na. Döndü Sa’lebe dönmesine,

ancak bir türlü kendine gelemedi. Üzüntüden hastalandı, yatağa

düştü vücudu kaskatı kesildi. Bir hafta sonra kutlu sahabi

Selman Peygamber(sav) ’in huzuruna geldi.



- Ya Rasûlallah! Sa’lebe’den haberiniz var mı? Muhakkak o

günahından ötürü hasta, harab ve bitab düştü dedi. Selman’ın

bu sözü üzerine hemen ayağa kalktı Rasulullah: 'Kalkınız

birlikte yanına gidelim! ” buyurdu.



Gittiler yanına. Sa’lebe çok bitkin ve tanınmayacak haldeydi.

Rasulullah (s.a.v) O’nun başını kaldırarak mübarek kucağına

koydu. Ancak Sa’lebe ani bir hareketle başını O (s.a.v.) ’nun

kucağından kaçırdı. Rasulullah sordu:



- Başını kucağımdan niçin kaçırdın?



- Çünkü o, günahlarla doludur, dedi Sa’lebe.



- Şikayetin nedir?



- Günahlarım, Ey Allah’ın Rasûlü! Kemiğimin etimin ve derimin

arasında karınca yürümesi gibi dolaştığını hissediyorum.



- Neyi arzuluyorsun?



- Rabbimin mağfiretini.



O sırada Cebrail(a.s.) geldi ve vahyetti:



- Ya Muhammed! Rabbin sana selam ediyor ve diyor ki:

'Eğer bu kulum gerçekten yer dolusu günahla bana gelse

ben de O’nu yer dolusu mağfiretle karşılarım.'



Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) bunu Sa’lebe’ye bildirince, Sa’lebe

bir çığlık attı ve ruhunu Hakk’a teslim etti. Rasulullah O’nun

yıkanarak kefenlenmesini emretti. Namazını kıldırdığı zaman da,

parmak uçlarına basarak yürüdüğü görüldü. Defin işleri

tamamlandığında ashab-ı kiram sordular:



- Ya Rasulallah! Seni namaz esnasında parmak uçlarına basarak

yürürken gördük. Sebebi nedir. Buyurdular ki:



'Beni, hak ile nebi olarak gönderene yemin ederim ki, Sa’lebe’yi

tezyin etmek için meleklerden inenlerin çokluğu sebebiyle

ayağımı basacak yer bulamadım.'



Melekler’in tezyîn ve tekfîn ettiği,



'Cehennem’den Kaçan Adam' Rabbi’nin mağfiretine ermişti.



Ne mutlu Cehennem’den



kaçabilenlere...



Ne mutlu Sa’lebe’ye...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Genç salebe
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MeDinE~Fm Forum :: SAHABELER :: ERKEK SAHABELER-
Buraya geçin: