HATTAP OĞLU ÖMER

[size=18][b][color=green]Hattap oğlu Ömer.Cahiliye döneminin taş kalpli adamı Ömer.kendisine boy, cüsse, güc ve kuvvet veren RABBİNİ tanımayan ömer.Kendi öz kızını diri diri toprağa gömen ömer.Napıyorsun ey Ömer! ilerde bu yaptığına cok pişman olacaksın ve ağlamaktan yanaklarında iki cukur çizgi oluşacak.O gunlerde kız çocugu olanların yuzlerı gülmuyor hatta arkadaşlarından kaçıyorlardı.”Erkek adamın erkek cocugu olacaktı”.Cocuğunuz kız oldugu zaman da ondan kurtulup adeta aklanacaktınız.Ömerde öyle yaptı.Kızını diri diri toprağa gömerken, ayağı çamur oldu.Üzerine toprak atılan kızı babasının ayagındakı çamuru elıyle silerken Ömerin yüzüne tebessüm buyurdu.Ama o nasıl bir kalptıki hiç mi hiçbir sızlama hissetmedi.kalpler ancak iman ile sızlar, ancak iman ile yanacaktır bunada böylelikle şahit oluyoruz.

Muslumanlar gunden gune cogalıyorlar lakın tebliğ gizli tutuluyordu.Efendimiz erkamın evınde mü’minlerin kalplerini temizliyor ve iman ateşini yüreklere körüklüyordu.Ateş_i aşk ile tutuşan gönüller artık eski cahılıye atetlerınden uzak duruyor ve kendisine dahi faydası bulunmayan putları terk edıyorlardı.Bu durumdan Mekkeli müşrikler öfkeleniyor ve ellerine geçirdikleri müslumanlara eza ve cefa veriyorlardı.müşrikler birgun ömere “Ey ulumuz atalarının dınıne ve tanrılarımız olan putlara küfür eden Muhammede karşı neden bukadar pasif duruyorsun.”Arkadaşları adeta ömerin fitilini tutuşturmuş ve onun gadaba gelmesıne sebep olmuşlardır.Ömer derhal kılıcını çekip efendimizin kellesini almak için yola koyuldu.Yolda Beni Zühre den Nuaym a rastladı.”-nereye gıdıyorsun ey ömer”dedi nuaym.Ömer “kureyşin buyuklerıne ahmak dıyen, putlarımıza batıl dıyen yetimi öldürmeye gidiyorum”dedi.Nuaym korkmus ve efendımıze bır zarar gelmemesı için ömere “sen gitte kardeşin ve eniştene birbak onlarda musluman oldular”diyerek Ömeri oraya sevk eder.Ömer hiddetle kardeşinin evine yaklaşır ve konuşma olmayan bir ses duyar.Hiç duymadığı bu sesi biraz dinler.Ömerin kalbinde kıpırtılar oluşur.heycen sarar hertarafını ve dayanamaz vurur kapıya tekmeyi dalar içeriye.Ömerden korkularına derhal Kur’an-ı kerım sayfalarını saklarlar.Ömer “o okudugunuzu derhal bana getirin der”ev halkına.Ömerin kız kardeşi Kuran a zarar gelecegınden dolayı ısrarla vermek istemez.Ömer gadaba gelir ve kız kardeşini bır toktta yıkı verır yere.Lakn ömerin kalbi acımıştır bu tokata ve pişman olmuştur.kızına bile sızlamayan yüreği artık acır olmustur.çünkü yüreği ışık bulmuştur.Ömer “okuduğunuzdan cok etkilendim onu bana bıraz daha okurmusunuz” der.Kız kardeşi “ona necisler dokunamak, gıt yıkan da gel”ömer yıkanıp gelmiştir ve “taha” suresının başından bıraz dınlemıstır. Ömerin kalbi çöllerde nisan yagmuruna tutulmustur artık.yumuşamaya ve aklaşmaya başlamıstır.Ömer dayanamaz ve “beni ona götürün demiştir.”ömer efendimize gelerek biat etmiş ve ellerınden tutmuştur.o gun efendimize aşık olmuştur ömer.yüreği gümbür gümbür atmakta, Müslüman oladugunu herkese haykırmaktaydı.Ömerle bereber güç kazanan Müslümanlar artık tebliğide açıktan yapıyorlardı.o gun acıktan acıga kabede namaz kıldılar ve ALLAH u Tealaya hamd ve övgülerde bulundular.

Ömer artık manen yucelmiş maddeten ise karıncaları dahi inciltmemeye yeltenir olmuştu.Efendimiz neredeyse oda yanında hazır bulunmuş;onu herturlu aksılıklerden koruyup gözetmeye kendini adamıstır.Allahu Telada ömere yüksek makamlar vermiştir.

Hz.Fahri alem efendimiz birgün sabah namazını kıldıktan sonra arkasını mihraba verip Ashab-ı kirama

“- içinizden bu gece ruya gören odlumu? Diye sordular.Ashab-ı kiramdan cevap veren olmadı.”-Ben bu gece garip bir rüya gördüm” buyurdular.Ashabı kiram “-Ya Rasul Allah takrir buyurun dinleyelim dediler.Efendimiz anlatmağa başladı:

“Kendimi cennette gördüm.Etrafıma bakarken çok yüksek bir köşk gördüm.Yüksekliği yüz fersah idi.(bir fersah altı klometre) Köşkün düğer kısımlarıda buna göre büyük idi.Acaba bu köşk hangi peygamberin veya velının dıye hatırıma geldi.Bu düşüncelerdeyken birkaç kişi gördüm.Onlara köşkün hangi peygamberin oldugunu sordum.Hiç bir peygamberin değildir,Arap ogullarından bırınındır.dediler.Bende arabım benım olmasın dedım.Kureyş kabilesindendır dedıler.Bende kureyşdenım dedim.Ümmeti muhammed’den dir dediler.Ben bu ümmetin peygamberıyım, bana kimin oldugunu haber verın dedım.Seçtiğiniz dört dost tan Ömer bin Httabındır dedıler.O köşkteki hurı ve gılman sayısızdı.Ya Ömer içlerinden sana mahsus bir huru vardıkı DİL ile anlatılamaz.Senın gayretinden yuzüne bakamadım . buyurdular.

Nerden nereye……(yorum size ait)



Aşk ateşinde kavrulmuş Hz.ömer Efendimizin vefatından sonrada ona duydugu muhabbetı, sevgiyi hiç ama hiç kalbinden eksik etmedi.Birgün hz.Ömerin halifeliği zamanında hz Ömer Bizans imparatorluguna elçi gönderip dine davet etti.Bizans imparatoru bir çok kıymetli hedıyelerle bir elçi gönderdi.Bizans elçisi Medine-i Münevvereye geldi.Hz Ömer bir kadının duvarını yaptırıyordu.Elçinin geldiği haber verıldi.”_buraya gelsın buyurdu”.”- Efendim ellerinizi yıkasanız ve bir kenara otursanız nasıl olur dedıler”.Kabul buyurmadı.Elçiyi çağırdılar.

“-Arap padişahı bumudur?Böyle oldugunu bılseydım gelmezdım.Bizans imparatoruda beni göndermezdi “dedi.Hz Ömer ”(çamurlu mubarek iki parmagı ile işaret ederek)-eger göndermeseydi onun iki gözünü çıkarırdım” buyurdu.

Tarih kitapları yazıyor ki Hz ömer parmagıyla işaret edınce Bizans imparatorunun iki gözü çamurlu iki parmak tarafından kör edildi.parmaklarının çamuru gözlerinin üzerinde kaldı.Çamurları gidermek mümkün olmadı.Bir zaman sonra elçi dönünce İmparatorun gözlerinin kör oldugunu gördü.Sebebını araştırdı.Hz.Ömer ile gecen hadıseyıde anlatınca hepsı hayret ettıler.

Bir rivayette şöyle anlatılıyor:Elçi geldiğinde hz Ömer ile ashabı güzın oturuyorlardı.Hz Ömerin üzerinde hurma lifinden, üzerinde 9 yama bulunan bir hırka vardı.Efendim arkanıza yenı bir hırka yiyseniz nasıl olur dedıler.Hz Ömer gazaba geldi:

HALA BU ITIBAR GÖRME SEVDASINDAN KURTULAMADINIZ MI? HAK TEALANIN BİZE İHSAN ETTİĞİ NİMET KİME NASİP OLMUŞ.HAK TEALA İSLAM DİNİ TACINI BAŞIMIZA KOYDU.RASULUN (S.A.V) TEMİZ DİNİ ELBİSESİNİ ÜZERİMİZE GİYDİRDİ.KALBİMİZİ KELİME-İ TEVHİT İLE AYDINLATTI.İSLAM DİNİNİN KIYMETİNİ HENÜZ ANLAYAMADIK MI? KENDİMİZİ BAŞKALARINA ELBİSEYLEMİ GÖSTERECEĞİZ”buyurdu.

Söyleyenler pişman olup cevap veremediler.Büyüklerimiz böyle dünyaya hiç kıymet vermemişlerdir.ARKADAŞLARIM bizler bugun ne durumdayız.Hz Ömer’in bu sözünü duyupta toprağın dibine geçmemek elde değil.Size onun gıbı olun demıyorum.Zaten olamayız.ama ey erkek kardeşlerim dolabında 10 tene yeni gıcır gıcır pantolonun olmasın.ey kız kardeşlerim sizinde dolaplarınızda bir sürü süslü püslü elbiselerınız olmasın.Bu haldeyken yarın nasıl onların yanına çıkabileceğiz.hangi yüzle onlara komşu olmayı isteyeceğiz.ŞÜPHESİZKİ ONLARIN YOLUNDAN GİDERSEK, KIYAMET GÜNÜNDE HAK TEALANIN VE RASULUNUN HUZURUNDA UTANMAKTAN KARTULURUZ….



NOT:Konunun uzayıp gıtmemesi için birsuru yerde kısaltmalara başvurdum.Ayrıntılı okumak isteyenlerın HULEFA-İ RAŞİDİN in DÖRT BÜYÜK HALIFE isimli eserinden yararlanabilirler.... [/color][/b][/size]