GülNida Admin
Mesaj Sayısı : 545 Kayıt tarihi : 07/11/09
| Konu: KAF suresi meali Ptsi Kas. 16, 2009 12:22 am | |
| Rahman Rahim olan ALLAH’ın adıyla
1- Kâf. 'Şerefli üstün' Kur'an'a(1) andolsun. 2- Hayır, onlara kendilerinden (2) bir uyarıcı-korkutucunun gelmesine şaştılar da, o kâfirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler. 3- "Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden diriltilecekmişiz) ? Bu uzak bir dönüş (iddiasıdır) ."(3) 4- Doğrusu biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan(4) bir kitap vardır. 5- Hayır, hak kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi onlar, derin bir sarsıntı içinde bulunuyorlar.(5) 6- Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? (6) Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik?(7) Onun hiç bir çatlağı yok.(8)7- Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik.(9) 8- (Bunlar,) 'İçten ALLAH'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. 9- Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik, 10- Ve birbiri üstünde dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da. 11- Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik.(10) İşte (ölümden sonra) dirilip-çıkarılma da böyledir.(11) 12- Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı(12) ve Semud (kavmi) de yalanladı. 13- Ad, Firavun(13) ve Lût'un kardeşleri, 14- Eyke'liler ve Tübba kavmi(14) de yalanladı.(15) Bunların hepsi (kendilerine gönderilen) peygamberleri yalanladılar.(16) Bu yüzden tehdidim (azabım) (onlara) hak oldu.(17) 15- Ya, biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar 'karmaşık bir kuşku' içindedirler.(18) 16- Andolsun, insanı biz yarattık (19) ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.(20) 17- Onun sağında ve solunda oturan 'iki tesbit edici ve yazıcı' tesbit edip yazarlarken, 18- O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.(21) 19- O ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de,(22) (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da) .(23) 20- Sur'a da üfürülmüştür.(24) İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. 21- (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid(25) ile gelmiştir. 22- "Andolsun, sen bundan bir gaflet içindeydin; işte biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün oldukça keskindir."(26) 23- Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey."(27) 24- (ALLAH şöyle buyurur) Cehenneme atın(28) son derece inatçı olan her nankör (kâfir) ü(29) 25- Hayra engel olan(30) saldırgan(31) şüpheciyi;(32) 26- Ki o, ALLAH'la beraber başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın.(33) 27- Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi."(34) 28- (ALLAH buyurur:) "Benim huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim."(35) 29- "Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz(36) ve ben kullara zulmedici değilim."(37) 30- O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek.(38) 31- Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.(39) 32- Bu, size vadolunandır; (gönülden ALLAH'a) yönelip-dönen,(40) (İslâm'ın hükümlerini) koruyan.(41) 33- Görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek korku duyan(42) ve 'içten ALLAH'a yönelmiş' bir kalb ile gelen(43) içindir. 34- "Ona 'esenlik ve barış (selam) la' girin.(44) Bu, ebedilik günüdür." 35- Orda diledikleri her şey onlarındır; katımızda daha fazlası da var.(45) 36- Biz bunlardan önce nice kuşakları yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi.(46) (Ama) kaçacak bir yer var mı?(47) 37- Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.(48) 38- Andolsun, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık;(49) bize hiç bir yorgunluk da dokunmadı. 39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret (50) ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et. 40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasında(51) da O'nu tesbih et. 41- Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;(52) 42- O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler.(53) İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür. 43- Gerçek şu ki, dirilten ve öldüren biziz, biz. Ve dönüş de bizedir. 44- O gün yer, onlardan çatlayıp-ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, bize göre oldukça-kolay olan bir haşir (sizi bir arada toplama) dır.(54) 45- Biz onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz(55) ve sen onların üzerinde bir zorba da değilsin; şu halde, benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.(56) Mevdudi | |
|