MeDinE~Fm Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MeDinE~Fm Forum

İslami MeDinE~Fm Forum Radyomuzu dinlemek için...( http://www.vahdetfm.com/radyo.htm )....adresine girebilirsiniz...
 
MedinefmAnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 SevgiLi Peygamberim (9.Cilt devamı....

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GülNida
Admin
GülNida


Mesaj Sayısı : 545
Kayıt tarihi : 07/11/09

SevgiLi Peygamberim (9.Cilt devamı.... Empty
MesajKonu: SevgiLi Peygamberim (9.Cilt devamı....   SevgiLi Peygamberim (9.Cilt devamı.... Icon_minitimePerş. Kas. 26, 2009 2:02 am

Peygamberimizle Hazreti Ebu Bekr, çadırın dışına çıktılar. Efendimiz, müminlerin de baş ve göğüslerine tuğ ve nişan takmalarını emrettiler. Bunun üzerine Hazreti Hamza göğsüne deve kuşu kanadı, Hazreti Ali, atların alınlarından sarkan perçemlerden bir beyaz tuğ yaptılar... Zübeyr bin Avvam başına sarı, Ebu Dücane kırmızı, Ukbe bin Amr ise yeşil bir bez bağladılar.

Müminler, meleklerin yardıma geldiğini görünce coştular. Üzerlerine gelen düşman selini yarmaya çalışıyorlardı. Melekler "dayanın; korkmayın düşman zayıf; ALLAH sizinle!" Diye mücahidlerin kalbine kuvvet veriyorlardı. Daha kılıçlarını savururken kâfirleri vurmaya başladılar. Buna mücahidlerin kendileri bile şaşırıyorlardı. Meselâ Ebu Davud Mazini radıyallahü anh, kaçan bir müşrikin peşine düştü ve kâfire doğru yaradana sığınarak müthiş bir kılıç savurdu...kılıcın kâfire ulaşıp ulaşmadığı belli olmadan adamın kellesi uçtu. Mübarek sahabi bir ân için onu bir başkasının öldürdüğünü sanmıştı. Halbuki melekler yardım ediyordu. Sehl bin Huneyf radıyallahü anh, da benzeri bir çok hadisenin şahidi oldu.

Müminler, Peygamber Efendimizin duası, ALLAHü teâlanın himmeti ve meleklerin desteği ile bir ara müşrikler karşısında içine düştükleri sıkıntılı vaziyeti atlatmayı başardılar...

Artık kâfirler kırıp geçiriliyor, esirler alınıyor, mallara ganimet olarak el konuyordu. Müminlerin bir kısmı savaşıyor, bir kısmı ganimet malları bekliyor, bazıları da Resulullahın çadırı etrafında muhafızlık yapıyordu...

Ve bir mucize daha:

Sevgili Peygamberimiz, henüz iki ordu karşılaşmadan Bedir meydanını gezerken hangi kâfirin nerede vurulup düşeceğini haber vermişse; o bahtsız, gerçekten bir mücahid kılıcı ile Efendimizin elini toprağa koyarak işaret ettikleri yere vurulup yıkılıyordu.

Müminler, ancak iman uğruna katlanılacak büyük fedakârlıklar içindeydiler. Ebu Seleme radıyallahü anh, kendi kabilesi olan mahzum oğullarına karşı; Ebu Huzeyfe radıyallahü anh, babası Utbe ve kardeşi Velid'e karşı savaşıyordu. Ama en ağır fedakârlığı Ebu Ubeyde bin Cerrah radıyallahü anh, gösterdi...küfür cephesinde yer alarak müslümanlara karşı vuruşan babası karşısına çıkınca gözünü bile kırpmadan işini bitirdi.

Bazı kahraman müminler de iki ellerinde iki kılıçla dövüşmek gibi görülmemiş ve gayet zor bir işi başarıyorlardı. Meselâ Hazreti Hamza; meselâ Mâbed bin Vehb radıyallahü anhüma. Bazı yiğitler de yaya iken bir atlı kadar canlı, çevik ve ataktı...iki elde kılıç veya bir binekten mahrum olduğu halde binekliymiş gibi çarpışmak şüphesiz ki ancak Bedr kahramanlarına layık bir üstün meziyet. Hem kırılmakla tükenmeyen; azan saldırılar, hem sıcak iklim şartları ve bu şartlarda böyle bir üstün savaş çizgisi...bu imkânsızlık ancak O'nun sallallahü aleyhi ve sellem mucizesi ile izah edilebilir.

...ve bir başka mucize daha; yerden, derinlerden gelen davul sesleri düşmana hücum nevbeti vuruyor ki bu sesler, muharebe boyunca, sonrasında ve yıllarca Bedr'de işitilecektir.

......

Çarpışma ilk başladığı sırada küfür ordusunun şımarıklarından Nevfel bin Huveylid, müşrikleri türlü cerbezeli sözlerle müslümanlar üzerine sevkediyordu. Zalimin bu gaddarlığı Efendimizin ağırına gitti:

- ALLAHım Nevfel bin Huveylid'i sana havale ediyorum. O'nun layıkını sen ver!..

......

Ve layıkını buldu:

...işte bir mümin; Cebbar bir Sahr, Nevfel bin Huveylid'i esir almış süre süre götürüyor. Hazreti Ali, onları gördü. Aynı ânda da esir, Ali kerremallahü vecheh'i gördü...gördü ve iliklerine kadar titredi. Çünkü bu islâm kahramanının kendilerine doğru gelişi hiç de hoşuna gitmemişti:

- Ya Cebbar kim bu gelen?

- Ali bin Ebi Talib.

- Bu adam, beni öldürmeye geliyor!

Hazreti Ali, yanlarına varır varmaz seri bir hareketle kılıcını savurdu. Nevfel'e hızla inen kılıç, korunması üzerine kalkanına saplandı; yüksek sahabi aynı hızla kılıcı çekti ve Nevfel'in bacaklarına vurdu ve yere yıkılan kâfirin kafasını kopardı...şimdi ALLAH düşmanı başsız kalan bir horoz gibi debeleniyordu.

Hazreti Ali karargâha; Resul aleyhisselamın yanına geldiğinde iki Cihan Serveri ortaya sordular:

- Nevfel bin Huveylid hakkında malumatı olan var mı?

- O'nun işini hallettik ya Resulallah!

- ALLAHü ekber! ALLAHü teâlâ, duamı kabul etti...ancak her kim Abbas, Talib, Akîl, Nevfel'den biri ile karşılaşırsa onu öldürmeyip esir etsin. Çünkü bunlar Bedr'e zorla getirildiler.

- Başüstüne ey ALLAHın Resulü! Emredersiniz.

......

...yine hızla arkadaşlarının yanına çarpışmak için koşan Peygamber damadı mübarek sahabi, Âs bin Said'i gördü. Aldığı yaraların acısı ve can havliyle uluya uluya toprağı tırnaklıyordu. Ali radıyallahü anh, bir kılıç darbesi ile bu kâfirin de canını layık olduğu yere yolladı.

Öğlene yakın saatlerde çarpışma tam bir ölüm-kalım savaşı halini almıştı. İki taraf da kazanmak için var gücü ile kavga ediyordu...müminler, şehid veriyor; küffar, ebedi felâkete sürükleniyordu...derken Ebül Yeser radıyallahü anh, Kureyş Bayraktarlarından Ebu Aziz bin Umeyr'i esir aldı.

Şimdi Kureyş'in istiklâl timsali bayrak, adi bir bez parçası gibi müslümanların ayakları altında ve bayraktarları da elleri arkasından bağlı olarak esirleriydi. Hadise müşrikleri adeta çarptı. Zaten Mekke reisleri de birer birer katlediliyordu...düşmanın şaşkınlığı giderek artmaktaydı... Nasıl olur; şu bir avuç insan, neredeyse silahsız oldukları halde karşılarında nasıl tutunabilir; nasıl dayanabilir; kendileri ile nasıl dişe diş mücadele Verebilirlerdi? Ne var ki manzara, eşit mücadele şeklini de aşmış; müslümanlar hakimiyeti ellerine almaya başlamışlardı... Bu sebeple bir tedbir olarak o gün liderleri ve başkumandanları olan Ebu Cehil Amr bin Hişam'ı gizlemeye başladılar; ama aynı zamanda cephelerinde de fire vermeye başladılar: Halid bin Âlem ismindeki kâfir bir yolunu bulup firar etti. O'nu sırasını düşürdükçe başkaları takip etti. Küffar, ard arda esirler veriyor. Adamları ard arda ölüyordu. Düşmanda şaşkınlık son haddindeydi. Mahzumoğulları, aralarından değişik kimseleri Ebu Cehil gibi giydirerek hedef şaşırtmak istediler fakat yine kaybeden kendileri oldu. Hazreti Hamza bunlardan Ebu Kays, Hazreti Ali de Abdullah bin Münzir'i Ebu Cehil'in gözü önünde katlettiler...

Ebu Cehil, homurdanıyordu:

- Aksilik, Süraka ve adamlarının firarı ile başladı. Onların firarı korkakları daha da adileştirdi. Ben bilirim Sürakaya ne yapacağımı! Hele bir Mekkeye döneyim o zaman görecek harpten kaçmak neymiş. O kaçınca bizim ödlekler de bir bir çözüldü..

- Ya Eba Cehil hani Kürz ibni Cabir de gelmedi?

- Gelmez tabii. Kurnaz adam şu vaziyette ölmeye mi gelsin.

Evet; hakimiyetin islâm ordusuna geçtiğini haber alan Kürz, Kureyş'e yardıma gelmekten vazgeçmişti...

......

......

......

Ukbe bin Ebi Muayt, Hicretten evvel Mekke'de Sevgili Peygamberimiz'e işkence yapan en taşkın kâfirlerden biriydi. Hicret üzerine fahri kâinat aleyhine bir manzume yazmıştı.

Hicret edince Mekke'den

Kurtulduğunu sanma!

Ey Kusva'nın suvarisi

Rüzgârdan hızlı atımla

Tez zamanda olacağım karşında

Mızrağıma kanınla su verecek

Kılıcımla vuracağım boynuna...

Efendimiz bu mısraları işitince:

- ALLAHım Ukbeyi ağzı üzerine yere çal!

Diye dua ettiler..

İşte meydanı boş bulduğunda uluorta atıp tutan bu zalim; Kureyş ordusu Bedir'de gerilemeye başlayınca kaçmaya ilk davrananlardan biri oldu...ama bindiği at, hırçınlaşarak o'nu üstünden attı. Ağzı üzerine yere çakılmıştı. Abdullah bin Seleme, yetişerek esir aldı ve esirlerin toplandığı yere götürerek muhafızlara teslim etti...

Kahramanların en büyüğü aziz mücahidler, muhacir veya ensardan şehid verdikçe yürekleri kor ateşler gibi yanıyor; azimleri artıyor; her kâfirin katlinde şevkleniyorlardı.. Hatta bazan kılıçlar bile o yiğitlere yetmiyordu... Ükkâşe bin Mıhsan, her sahabi gibi döne döne, vura vura, düşmanın üstüne gide gide dövüşüyordu. Ükkâşe hazretleri, bütün hançeresi ile "ALLAHü Ekber!" diye bir sayha kopararak kılıcını savurdu. Simâk bin Hareşle'nin kellesi havada helezonlar çizerek toza toprağa bulandı ama.. mübarek sahabinin kılıcı da kabzaya yakın yerden "çınn" diye koptu. O heyecanla koşulacak yere koştu:

- Ya Resulallah kılıçsız kaldım!..

...diğer her mücahid gibi yapış yapış terler ve kan içindeydi... bu kanlar ya kendi yaralarından akıyordu; veya bir şehidi alıp arka saflara taşırken bulaşıyordu veya bir islâm düşmanından sıçrıyordu...

Sevgili Peygamberimiz, yerden bir hurma dalı alarak büyük muharibe uzattılar:

- Bununla devam et...

Ükkâşe bin Mıhsan radıyallahü anh, dalı kaptığı gibi cepheye koştu...'bir hurma çubuğu ile zırhlı ve kılıçlı düşmana karşı ne yapabilirim' fikri beyninin en dip hücresinden bile geçmedi.. Karşısına çıkan ilk kâfire tâ ciğerlerinden kopup gelen bir derin ihlasla "Bismillah!" diyerek elindeki hurma dalı ile hamle yaptı... o ân sevgili Peygamberimizin büyük bir mucizesi gerçekleşti. Ükkâşe hazretlerinin düşmana savurduğu hurma dalı, daha havada iken uzun, parlak ve sırtı sağlam keskin bir kılıca dönüştü ve kâfiri cansız yere serdi.. Ükkaşe radıyallahü anh "El'avn" ismini verdiği bu kılıçla bütün gazalara iştirak etti..

Ubeyde bin Said ise gözleri hariç başdan ayağa zırh içinde olduğu halde atının üstünde övünüp duruyordu. Zübeyr bin Avvamla karşılaştı. Büyük mücahid, yaradana sığınıp öyle bir nişan aldı ki mızrağı kâfirin gözüne isabet ettirdi ve O'nu attan bir demir külçesi gibi yere yuvarladı; kâfir ölmüştü. Zübeyr radıyallahü anh, ayağıyla düşmanın kafasına basarak mızrağı ancak çekip çıkarabildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
SevgiLi Peygamberim (9.Cilt devamı....
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sevgili Peygamberim 7.cilt devamı...
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı..
» Sevgili Peygamberim 8 cilt. devamı..
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı...
» Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MeDinE~Fm Forum :: PEYGAMBER :: PEYGAMBER A.S HAYATI-
Buraya geçin: