MeDinE~Fm Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MeDinE~Fm Forum

İslami MeDinE~Fm Forum Radyomuzu dinlemek için...( http://www.vahdetfm.com/radyo.htm )....adresine girebilirsiniz...
 
MedinefmAnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sevgili Peygamberim 9.cilt devamı....

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
GülNida
Admin
GülNida


Mesaj Sayısı : 545
Kayıt tarihi : 07/11/09

Sevgili Peygamberim 9.cilt devamı.... Empty
MesajKonu: Sevgili Peygamberim 9.cilt devamı....   Sevgili Peygamberim 9.cilt devamı.... Icon_minitimePerş. Kas. 26, 2009 2:15 am

Böylece savaş, öğlen sıralarında müslümanların mutlak zaferi ile noktalanmıştı.

Efendimiz tekrar karargâha döndüler ve şehidlerin, ölülerin, yaralıların, esirlerin ve ganimet mallarının tesbitini emrettiler.

Cebrail aleyhisselâm ve diğer melekler izin isteyerek gittiler.

......

......

Müslümanlar, Bedr meydanında büyük islâm davası uğruna ondört şehid vermişlerdi. Bu ondört kişinin altısı muhacirinden sekizi ensardan idi...

Şehid muhacirler:

Mihca, Ubeyde bin Haris, Züşşimaleyn bin Abdi Amr, Akıl bin Bükeyr, Safvan bin Beyza ve onaltı yaşındaki gencecik Umeyr bin Ebi Vakkas.

Şehid Ensar:

Hârise bin Süraka, Sa'd bin Hayseme, Mübeşşir bin Abdülmünzir, Umeyr bin Hümam, Rafi bin Mualla ve analar anası Afra hatun radıyallahü anha'nın goncaları Yezîd bin Haris, Avf bin Haris, Muavvez bin Haris.

...aziz şehidler al kanlı elbiseleri ile yan yana dizilmişlerdi. Yüzlerine sanki pembecik pembecik cennet gülleri yansıyordu; ferah, aydınlık, huzurlu rahmetullahi aleyhim ecmain.

Kâinatın Sultanı, mübarek şehidlerin önünde durdular. Sahabiler de arkada safa geçtiler. Az evvel omuz omuza savaştıkları arkadaşlarının şimdi cenaze namazını kılıyorlar. Efendimiz tekbirler getiriyor; cemaat tekrarlıyor...

Namazdan sonra yan yana ondört cennet bahçesi açıldı ve aziz naaşlar toprağa emanet edildiler... Onlar ne bahtiyar insanlar ki islâmiyet uğruna en kıymetli varlıklarını; canlarını verdiler. Cenaze namazlarını ALLAHın Resulü ve ALLAHın yeryüzündeki arslanları kıldılar... Onlar ne seçilmiş insanlar ki vasıfları Bakara suresi yüzelli dördüncü ayeti ile anlatıldı: ALLAH yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyiniz. Hayır, diridirler. Fakat siz farkında olmazsınız...

......

Tabiatiyle bir çok da yaralı mücahid mevcuttu. Meselâ Zübeyr bin Avvam radıyallahü anh. Hayli yarası vardı; ama en derini boynundakiydi. Bu yaraya parmak rahatlıkla girebiliyordu.

......

......

Ensar'dan Harise bin Süraka'nın Bedr'de genç yaşta hayatını kaybettiği haberi Medineye annesi Rubeyde Hatun'a gelince yiğit ananın tavrı merak mevzuu oldu. Acaba ölüm haberi, cahiliyet döneminde olduğu gibi O'na saç baş yoldurup hüngür hüngür göz yaşı döktürecek miydi? Soylu ana dedi ki:

- Benden cahiliyet zamanının alışkanlıklarını beklemeyin. Şimdi evlat kaybetmenin acısını kalbime gömüyorum. Resulullahın avdetini bekleyeceğim. Şayet Harise şehid olarak cennetlik olmuşsa elbetteki gözümden tek damla yaş sızmayacak; şükür secdesine varacağım. Ama ruhunu imansız olarak teslim etmişse; bu gözlerin şu dünyayı görmesine artık lüzum kalmaz. O zaman kanlı göz yaşları ile ağlayacağım.

......

......

İman ordusunun ondört kaybına karşılık, küfür ordusu yirmidördü Kureyş reislerinden olmak üzere yetmiş ölü ve ayrıca yetmiş de esir vermişlerdi. Müslümanların eline geçen ganimet ise yüzelli deve, otuz at, çok miktarda kırmızı kadife, kılıç, ok, mızrak, yay, gürz gibi savaş aletleri, ev eşyası, elbise ve benzeri şeylerdi.. Ganimet Emirliğine Abdullah bin Ka'b tayin edildi. Yetmiş müşrikten onaltısını Ali rahmetullahi teâlâ aleyh hazretleri, öldürdü. Beş kişinin de öldürülmesinde diğer eshaba yardım etti. Beş kişiyi Hazreti Hamza radıyallahü teâlâ anh öldürdü. Dört müşriki de Ammar bin Yasir rahmetullahi teala aleyh katletti. Ammar bin Yasir anne ve babası ile ilk imana gelenlerden. Bu sebeple küfrün ilk azgın dalgaları bunlara; ilklere çarptı... Çok işkence gördüler. Annesi Sümeyye Hatun işkence altında iken "İslamdan dön!" baskılarına "hayır!" dediği için Ebu Cehil tarafından süngü ile vurularak hunharca şehid edilmişti..ilk şehidimiz bir anne; evlâdlar, annelerden çoğalır. Sanki Sümeyye radıyallahü anha sonraki şehidlere manevi anne oldu da asırlar boyu çoğaldılar; çoğalacaklar.

......

Hazreti Ebu Bekr'in oğlu Abdurrahman ise kılıçtan kurtulmuştu. Şimdi kılıçtan; günü gelince de eshabdan olarak cehennemden...

......

Büyük kumandan Sevgili Peygamberimiz Kureyş reislerinden yirmidört ölünün Kalib denilen taşla örülü kör kuyulardan birine atılmasını emrettiler. Sürüterek çeke çeke kuyuya ilk atılan koca gövdeli Utbe bin Rebia oldu. Efendimiz, Ebu Huzeyfe'nin yüzüne baktılar. Babasının berbat akıbeti O'nu sarartmıştı. Halbuki Ebu Huzeyfe, O'nun hep imana geleceğini bekliyordu. Müşrikler, bir bir kuyuya dolduruldular. Umeyye bin Halefse zırhının içinde şişmişti. Zırhtan çıkartılmaya çalışılınca etleri dağılmaya başladı. Bu sebeple o'nu olduğu yerde bırakarak üstüne taş-toprak yığıldı.

...İslâmiyeti yok etmek için saldıranların kendileri yokolmuştu... Sevgili Peygamberimizle Hazreti Ebu Bekr, koca kâfirler, kuyuya atılırken savaş alanını geziyorlardı. Peygamberimiz, sürekli hamd ediyorlar: "ALLAH'a hamdolsun ki bana olan vaadini yerine getirdi"..

......

......

Harp artığı müşrikler, Mekke'ye vardıklarında Sürakayı az kalsın parçalayacaklardı:

- Ya Süraka başımıza gelenler hep senin yüzünden!

- Ne! Benim yüzümden mi? Ben ne yapmışım ki!

- Daha ne yapacaksın? Eğer savaş meydanından kaçmasaydın Mekke ordusu bozguna uğramayacaktı.

- Kim? Ben mi?

Kalabalık Sürakayı bunaltıyordu.

- Elbette sen!

- Emin olun ki ben Bedr'e gelmedim. Hatta sizin gittiğinizi bile nice zaman sonra işittim.

Süraka şeklinde görünenin iblis; diğerlerinin de şaytanlar olduğunu nasıl bilebilsinlerdi?

......

......

İslâm ordusu, Bedr'de savaştan sonra üç gün daha kaldı.

Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, son gece ay ışığının çölü gündüz gibi aydınlattığı bir sırada müşriklerin atıldığı kuyuya doğru yürüdüler. Eshab da peşinden yürüdü. Fakat, ALLAH Resulü'nün nereye gittiğini tahmin edemediler... Merakları, Efendimizin, müşrik ölülerinin dolu olduğu kuyu başına gelmesine kadar devam etti. ...kuyudaki ölüleri tek tek, isim isim sayarak hitap buyuruyorlar:

- Ey Ebu Cehil Amr bin Hişam! Ey Utbe bin Rebia! Ey Şeybe bin Rebia! Ey Nevfel bin Huveylid! Ey Huzeyfe bin Ebi Huzeyfe... Siz, Peygamberinize karşı ne kötü bir kavimdiniz. Siz beni yalanladınız; başkaları doğruladı. Siz beni evimden ve yurdumdan ettiniz; başkaları bana destek oldular. Siz benimle savaştınız; başkaları beni size karşı korudu. Siz Rabbinizin size vâd etmiş olduğu azaba kavuştunuz mu? Ben, Rabbimin bana vaad ettiği yardım ve zafere kavuştum!

Eshabı kiram, Sevgili peygamberimizi hayretle takip ediyorlardı. Zira böyle bir hadiseyi ilk defa yaşıyorlardı. Hazreti Ömer sordu:

- Ya Resulallah! Ruhsuz cesetlere, kokmuş leşlere mi sesleniyorsunuz?

Peygamberimiz, arkadaşlarına dönerek buyurdular ki:

- Muhammed'in varlığı kudret elinde bulunan ALLAH'a yemin ederim ki benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitici değilsiniz! Ancak onlar cevap veremezler.

Eshab, iliklerine kadar ürperdi.. Bu ne müthiş hakikatti böyle?

......

......

Üçüncü gün olunca develerini istediler; yol ihtiyaçları deveye yüklendi. Hareket emrini verdiler.

...ordu derhal ve kısa zamanda hazırlandı. Bu üç gün içinde yaralar sarılmış yorgunluklar atılmıştı. Aslında müslümanlar, zafer sevinciyle yorgunluk ve yaraların farkında bile değillerdi... Onlar; o yüksek kahramanlar, İslâm nimetinin külfetini işkenceler, zulümler, hakaretler görerek veya bu uğurda hayatlarını vererek ödediler... Vazifeli eshabın muhafazası altında olan müşrik esirlerini Hazreti Hamza, sıkı sıkıya ve kaçmalarına mani olacak şekilde bağladı.

Ordu, Useyl'e doğru hareket etti..."ah keşki Medine'ye geldikleri gibi yine eksiksiz dönebilselerdi." Ama bu mümkün mü? 'Hiç bir dâvâ yoktur ki şehidi ve çok üzüleni olmasın'. İşte dünya durdukca duracak olan hakikat. İslâm dini ise dâvâların en mukaddesi. Bedr'e kadar çok üzüntüler yaşandı; çok üzülenler oldu. Bedr'de ise bu dâvâ şehidlerini de verdi.

Eshabı kiram, şehidliğin önünde dualarını okuyup uzaklaşırken kalblerini yine de aziz arkadaşlarının ayrılık alevi şöyle bir kavurup geçiverdi.

......

Useyl, hayli uzun bir vadi. Vadi ortalandığında akşam olmak üzereydi. Efendimizin emriyle gecenin burada geçirilmesi kararlaştırıldı. Akşam namazı kılıp, bir şeyler yendiğinde vakit yatsıyı bulmuştu. Sevgili Peygamberimiz,

- Bu gece bizi kim bekleyecek? Diye sual buyurdular. Birisi karanlıkta ayağa kalktı. Şanlı Peygamber O'na:

- Sen kimsin, dediler.

- Zekvan bin Abdikays ya Resulallah!

- Otur, buyurdular.

Peygamberimiz, suali tekrarladılar:

- Bu gece bizi kim bekleyecek?

Bu defa başka birisi, ayağa kalktı. Efendimiz ona:

- Sen kimsin? Dediler.

- Abdi Kaysın oğluyum.

- Sen de otur.

Üçüncü bir şahıs kalktı. Resulullah ona da sordular:

- Sen kimsin?

- Ebu Seb, ya Resulallah...

Bir mikdar durduktan sonra Resulullah efendimiz:

- Üçünüz birden ayağa kalkınız, emrini verdiler.

Sadece Zekvan bin Abdikays ayağa kalktı. Peygamberimiz:

- Diğerleri nerede? Buyurdular.

Zekvan radıyallahü anh:

- Ya Resulallah her üç suale de cevap veren bendim, dedi..

Efendimiz, Zekvan hazretlerinin, bu hizmet etme aşkına çok memnun oldular ve hayır duada bulundular:

- ALLAH da seni muhafaza etsin.

...o gece Zekvan radıyallahü anh'dan gayrı daha başka müslümanlar da nöbet tuttular. Bunlardan biri de Ebu Katade radıyallahü anh'dır. Efendimiz, sabahleyin bu mübarek sahabiye de dua ettiler.

- ALLAHım! Bu gece Ebu Katade, senin Resulünü koruduğu gibi sen de O'nu koru.

......

Useyl'de ordu istirahate çekildi... Uzakta gece böcekleri sonu gelmez bir telaşın içindeler. Yakında nöbetçilerin ayak sesleri ve dertli esir iniltileri. Ay yükselmiş ve etrafı halelenmiş halde. Yıldızlar cıvıl cıvıl. Mücahidler, derin bir uykudalar...fakat hassas ve ince kalbli mübarek Peygamberin mübarek gözleri uykuyu kabul etmiyor. Herkes uykudayken Resulullah uyuyamıyor. Böylece hayli zaman geçmişti ki Sevgili Peygamberimizin uyuyamadığı nöbetçilerden birinin dikkatini çekti:

- Anam-babam sana feda olsun ey ALLAHın Resulü. Niçin uyumuyorsunuz?

- Abbas inliyor...

Hazreti Ömer, sıkı şekilde bağladığı için Abbas bin Abdülmuttalib, derinden derine inliyordu. Nöbetçi, hemen esirlerin arasına gitti ve Abbasın bağlarını gevşetti. Bu nöbetçi biraz sonra yine Resulullahın yakınından geçerken sordular:

- Abbasın sesi neden kesildi?

- Bağlarını gevşettim ya Resulallah...

- Öyleyse diğer esirlerin de bağlarını gevşetin, buyurdular...

...Ve ondan sonra uyuyabildiler.

......

Useyl'den hareket edilmeden evvel esirler Resulullah'a takdim edildi.

Nerede büyüklenip duran; Peygamber'e savaş açan cengaverler? Şimdi şu yüksek huzurda başları önlerinde suçlu suçlu bekleşenler o yiğitler mi?

Esirler'den biri de Abbas. O iri-yarı, güçlü-kuvvetli Abbas'ı zayıf ufak-tefek bir mücahid yakalamıştı. Bazı kimseler meraklarını yenemeyip sordular:

- Ya Abbas seni esir alan yarı cüssende, ona nasıl yakalandın?

- O zayıf adam, üstüme gelirken bana Handeme dağ gibi göründü.

Eşsiz sabır timsali aziz Peygamber, Nadr bin Haris zalimini görünce O'nu uzun uzun süzdüler... Nadr, ALLAH'ın nuru ile dolu bu nazardan son derece rahatsız oldu ve yanındaki diğer esire fısıldadı:

- Beni öldürtecek. Bakışlarından bunu sezdim. Evet beni öldürtecek, dedi ve Mus'ab bin Umeyr'i aracı koymak istedi:

- Ey Mus'ab! Senle akraba olduğumuzu unutma! Bana farklı muamele yapılmasın. Diğer esirlere nasıl muamele edilirse bana da aynı muamele yapılsın. Peygamberin, beni öldürme kararında. Buna mani ol!..

Hazreti Mus'ab cevap verdi:

- Akraba olmamızın sen kâfir kaldıkça hiç bir kıymeti yoktur. Bana nasıl iltimas teklif edersin? Bugün merhamet dilendiğin Peygambere de O'nun dinine de hakaretler eden sen değil miydin ey korkak?!

Can derdine düşen ödlek kâfir, Hazreti Umeyr'i duymak istemiyordu.

- Diğer esirlere eman verilirse bu hak bana da tanınmalı...

- O hükmü ALLAH ve Resulü verir.

...ve hüküm verildi:

Sevgili Peygamberimiz, yiğitler yiğidi hazreti Ali'ye emrettiler:

- Vur şunun boynunu!

Derhal habisin kafası gövdesinden ayrıldı. Nadr bin Haris, Hazreti Mıkdat'ın esiri idi. Mıkdat radıyallahü anh bu netice ile ileride fidye alma şansını kaybetmiş oluyordu. Olsun ne çıkarki bundan! En yüksek Nebi'nin bereketli duası olduktan sonra:

- ALLAHım! Mıkdat'ı fazlı kereminle zengin et...

......

Ertesi gün ikindi namazını müteakiben Useyl terk edilerek yola çıkıldı.

Medine'ye doğru yürüyüş devam ediyor.

Safra Boğazı geçildi. Seyer adlı kum tepesinde dalları ile çevreyi kucaklayan ulu bir ağacın altında konakladılar...

......

Enfal suresinin kırkbirinci ayeti ile Peygamberimizin ganimet mallardan beşte bir hisse alabilmesine izin verilmişti:

- Biliniz ki, kâfirlerden ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyin muhakkak beşte biri ALLAH içindir. O da Resule ve O'nun akrabasına, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara aittir; eğer siz ALLAH'a iman etmiş ve o hak ile batılın ayrıldığı Bedr günü, o iki ordunun birbiriyle çarpıştığı gün kulumuza (Hazreti Peygambere) indirdiğimiz âyetlere iman etmişseniz. ALLAH, her şeye kadirdir.

...Yüce ALLAH, peygamberine önceki Nebi ve Resullerden farklı olarak düşmandan zorla alınan ganimet maldan hisse alma imtiyazı veriyordu. Ki Sevgili Peygamberimiz, öbür Peygamberlere göre kendisine tanınan beş farklı mazhariyeti şöyle sıralıyorlar:

- Bana düşmanın kalbine korku salma kaabiliyeti verildi, bütün yeryüzü benim için mescid kılındı; bana sözün bütün imkân ve kudretini kendinde toplayan Kur'an verildi; ganimet malı bana helâl kılındı; bana şefaat makamı verildi ki bu beş şey benden önceki Peygamberlere verilmemişti.

...kılıçla kazanılan mallar, bu ağacın serin gölgesinde harbe iştirak eden bütün kahraman mücahidlere, mübarek şehid evladlarına ve aralarında Hazreti Osman radıyallahü anh'ın da olduğu Bedr'den izinli sekiz sahabiye taksim ediliyor... Kahraman Peygamber, Ebu Cehl'in devesini kumandan hakkı/safiy olarak kendileri aldılar. Ve Hudeybiye Umresine kadar bu deve ile gazalara çıktılar. Ganimet bölüştürülürken Münebbih bin Haccac'a ait olan Zülfikâr ismindeki kılıç da Sevgili Peygamberimizin payına düştü. Efendimiz, bu meşhur kılıcı zaferde büyük emeği olan Hazreti Ali radıyallahü anh'a hediye ettiler. Böylece harbe bizzat iştirak edenler, karargâhta nöbet tutanlar ve ganimet malları bekleyenlerin tamamına pay verildi. Sa'd bin Ebi Vakkas radıyallahü anh arz etti:

- Ya Resulallah! Kuvvetlilere de, zayıflara da ganimet dağıtmaktasınız...

Efendimizin buyurdukları dünya durdukça bir altın kaide olarak pırıldayacak:

- Zaferiniz zayıfların duası bereketiyle değil mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sevgili Peygamberim 9.cilt devamı....
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı..
» Sevgili Peygamberim 8 cilt. devamı..
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı...
» Sevgili Peygamberim 8.cilt devamı...
» Sevgili Peygamberim 4.cilt devamı....

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MeDinE~Fm Forum :: PEYGAMBER :: PEYGAMBER A.S HAYATI-
Buraya geçin: